5053873217 [email protected]

Modellik, oyunculuk, sunuculuk, marka iş birlikleri derken sektördeki 21. yılını dolduran Ahu Yağtu, NTV’de yayınlanan ‘Olmazsa Olmaz’ programı ile ekrana geliyor. Eski eşi Cem Yılmaz’dan olan oğlu Kemal’le yepyeni bir hayata başlayan Yağtu, InStyle dergisinin Official eki için objektif karşısına geçti; bilinmeyenlerini anlattı.

AHU YAĞTU

Modellik, oyunculuk, sunuculuk, marka iş birlikleri… Bugünkü sürece dair ne düşünüyorsunuz?
Sektörde 21. yılım, o yüzden belki de hepsini ayrı ayrı değerlendiriyor olmak lazım. Modellik eskiye oranla azaldı; başka bir yere oturdu. Sunuculuk farklı bir yere geldi. Oyunculuk şu an yapıyor olmasam bile benim için apayrı bir yerde. ‘Olmazsa Olmaz’ isimli programım da aynı şekilde ama bunların toparlanıp tek bir halde bende buluşuyor olmasından çok memnunum.

Peki karakter özelliklerinizden söz edecek olursanız…
Kemal’le birlikte eskiye oranla hızlandığımı düşünüyorum. Hemen açılan bir tip değilim; o yüzden de insanlar dışarıdan çoğu zaman beni soğuk bulurlar. Her ne kadar insanın kendi iyi özelliklerinden bahsetmesi bana biraz tuhaf gelse de, hep iyi niyetli ve temiz düşünen bir insan olmamın iyi özelliklerimin başını çektiğini düşünüyorum.

İLİŞKİDE EGO OLMAMALI

“Günümüzde her şey çok fazla bireyselleşti. İlişkileri yürütmek, kendini kabul ve egosuz olmakla başlıyor. Ancak devreye bitmeyen beklentiler girince, hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Halbuki ilişkilerde karşılıklı olarak egoları bir yana bırakıp açık ve net bir şekilde her şeyin konuşulması ve çözüme gidilmesi gerekiyor. Temel sağlam olmadığı sürece, bu gel gitlerle devamlı kaygan bir zeminde gibiyiz, ayaklarımızı sağlam basamıyoruz, haliyle de ilişkinin temeli olan ‘biz’den çıkılıyor.“

OĞLUM BAĞLAYICI DEĞİL

Oğlunuzla en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Aslında hayallerim daha çok şu doğrultuda: Birlikte vapura binelim, gezelim, müzeye gidelim… Ancak Kemal henüz çok küçük. Birlikte program yapıp, ikimizin de keyif alacağı dönemleri yaşamamıza daha zaman var. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Kemal asla benim için bağlayıcı bir unsur değil. Arada benim onun alanına, onun da benim alanıma dahil olması, hayatımıza farklı bir hareket ve neşe katıyor.

Kemal’den sonra neler değişti?
Valla, epey bir şey değişti. Bir kere birazcık daha oturaklı, ayakları yere basan biri oldum. Durup, olan biteni tartıyorum, biçiyorum. Mecburen, çünkü hayattaki önceliklerim, Kemal ve sağlığım oldu. ‘Ben iyi olmalıyım ki, onunla da ilgilenebilmeliyim’ gibi düşüncelerim var. Anne olmak beni biraz daha sorumluluk sahibi yaptı. “Çıkalım, edelim, gezelim, coşalım” derken; şimdi “Oturalım, sohbet edelim, evde buluşalım’ gibi bir durum söz konusu oluyor.