5053873217 [email protected]

Ulan İstanbul dizisi hiç bir diziye benzemeyen bir yapıya sahip olsa da pek çok diziyi hatırlatan parçacıklar barındırıyor.

Aslında o dizilerle aynı dili konuşuyor olması da ilk bölümden gelen başarının sırrı.

Öncelikle güldürürken ağlatması; ama gerçekten kahkahalarla güldürürken bir sahne ya da bir sözle daha kahkaha bitmeden boğazda düğümlenme özelliğini Leyla ile Mecnun’dan almış, çok net.

Yine ekip içi muhabbetler, her bölümde içilen içkiler, babacan ekip başı Kandemir Abi ve onun kızı ile olan hüzünlü muhabbeti de Behzat Ç. yi hatırlatıyor. Behzat Ç. tarzının en önemli benzerliklerinden biri de her bölümde ustaca örülmüş minik öyküler.

Bu hafta bölümün finalinde çalan Mehmet Güreli şarkısı da dizinin duygusal yüküne tuz biber oldu;

[youtuber youtube=’http://www.youtube.com/watch?v=0zdk62_KVKA’]

Ancak dizinin daha önceki kardeşlerinde olmayan bir özelliği var ki… Ulan İstanbul Totale hitap eden bir hikayenin içine sadece AB grubunun anlayabileceği ayrıntılar serpiştiriyor. Bu da kitle gücünü korurken otoritelerden de tam not almasını sağlıyor. Dizinin vermek istediği mesajı anlayan anlıyor, anlamayan da esprilere gülüp geçiyor.