5053873217 [email protected]

Gündüzleri evde geçiren kesimdenseniz, Hakan Bey’i tanımıyor olma ihtimaliniz yok. O, halkın gönüllerinin en gözde bekarı. Esra Erol’da Evlen Benimle programının locasında yer alan Hakan Bey, 1 Şubat’tan beri yarışmada. Bugüne kadar 60’tan fazla talibi çıktı. Hepsini reddetti. 44 yaşındaki Hakan Bey, halkın gözünde, yakışıklı, karizmatik, maddi durumu iyi, çocuğu olmayan, ideal ‘koca’ adayı. Bu nedenle, Hakan Bey’i beğenen soluğu programda alıyor. Ama sorun şu ki, Hakan Bey kimseleri beğenemiyor. Röportajı yapana kadar, şişmiş bir egosu olduğunu, programa katılan ve ona talip olan her kadının onun bu egosunu daha da şişirdiğini düşünüyordum. Ama ergenlik yıllarından itibaren tüm aşk hayatını bana anlatınca, durumun hiç de öyle olmadığını anladım. Yaşadıkları aslında onu bir kadın düşmanı yapabilecekken, hâlâ yuva kurma özlemi çeken birine dönüştürmüş. Aslında Hakan Bey özelinde okuyacaklarınız, toplumun bir kesiminin de ifadesi. İşte halkın en gözde bekarının hayatı..

– Hakan Bey siz kimsiniz? Nerede doğdunuz, nasıl bir ailede büyüdünüz?
18 Mart 1968’de, İzmir Alsancak’ta doğdum. Babam elektrikçi, annem evkadını. Bir erkek kardeşim var. Babam da Alsancaklı. Dedelerim Selanik’ten gelmiş. Babaannem Şamlı. Annemin annesi Makedon. Lisede çok başarılı bir öğrenci değildim. Ama Uludağ Üniversitesi makine mühendisliğini kazandım ve bitirdim.

– Lise, üniversite yıllarında aşk meşk durumları nasıldı?

Atatürk Lisesi’nden mezun olup üniversiteye girene kadar kız arkadaşım olmadı. Çünkü erkek lisesiydi. Üniversite birinci sınıftayken biriyle çıkmaya başladım. Dört yıl sürdü. Şimdi onun iki çocuğu var, görüşüyoruz hâlâ, çok iyi arkadaşım. Şimdi o da bana birilerini bulmaya çalışıyor.

– Eeee madem bu kadar iyiydi her şey, niye olmadı?

Olmadı, devam etmedi. Ailelerimizin haberi yoktu. 1980’li yıllardan söz ediyoruz. Doğru dürüst eğlence mekanları yoktu. Ailenize gidip rahatça konuşamıyordunuz. Ayrıldık. Askere gitmeden önce bir başka sevgilim oldu, Aylin. Ailemle tanıştı, ciddiydik. Askere gittikten bir süre sonra Aylin’den bir mektup aldım.

– Terk mi edildiniz?

Üstü kapalı bir şeyler sezdim, askerden izin alıp yanına gittim. Benim de arkadaşım olan bir erkekle birlikte geldiler. Birbirlerine âşık olduklarını söylediler. Travma! Şoke oldum.

– Çok ağır olmuş…

Evet, aynen şu cümleyi kurdu; ‘Ben Aylin’den hoşlanmaya başladım, o da benden,’ diyor ama bir yandan da ağlıyor. Ben elimdeki rakı kadehini sıkarken kırmışım. Askerden geldim. Amcamların Çeşme’deki yazlığında bir kızla tanıştım. Onunla evlilik aşamasına geldik, nişanlandık. İş hayatım başladı bu sırada. Ama olmadı bir şekilde.

– Nasıl bir şekil bu?

Onlar bir an evvel evlenmemizi istiyordu, annemse kızın üniversiteyi bitirip bir kariyer yapmasını. Her kafadan bir ses çıkıyordu yani…

– Siz baskıya gelemiyorsunuz galiba?

Bana baskı yapıldığı zaman, bana baskı yapanın düşüncesinin tam tersi şekilde davranabilirim. ‘

LANET OLSUN’ DEYİP AYRILDIM

– 30’lu yaşlardayken evlenmek istiyor muydunuz, yoksa bu ailenizin beklentisi miydi?

Evliliğe önce sıcak bakıyordum, aşırı baskı görünce, aileler işe karışıp laf söylemeye başladığında, geri çekiliyordum.

– İkinci nişanlınızı kim buldu?

Ben buldum. Ona âşık oldum. Birlikte yaşamaya başladık. Bir oğlu vardı. Eşi şehit pilottu. Oğlu bana ‘Baba,’ derdi. Ailemi ikna ettim ve nişanlandık.

– Her şey bu kadar güzel başlamışken, nasıl bırakabildiniz?

Kız kardeşiyle bir reklam tanıtım organizasyon şirketleri vardı. Genelde müşterilerle yemeğe gidiyorlardı. Ailesinin geldiği bir akşam, ona ulaşamadılar. Onlara toplantıda olduğunu söylüyor. Ben aradım, ‘İzmir’de bir restoranda yemekteyim,’ dedi. Gittim bir baktım, adamın biriyle dans ediyor. ‘Lanet olsun,’ deyip ayrıldım. İş için yemeğe gidiyorlar, adamı kafalamaya çalışıyorlar, mevzu bu.

– İş yemeği olamaz mı?

Yemeğe gidersin, ‘Benim eşim de var,’ dersin. Ya da eşinle yemeğe katılmak istemiyorsan, çalışanlarından birkaçını yemeğe götürürsün.

İki kez evlendim, ikisinin de çocuğu vardı

– Başınızdan iki evlilik geçmiş.

Evet, 2000 yılında Ukraynalı bir kadınla tanıştım. 1.78 m. boyunda, çok güzeldi. Çocuğu da vardı, ama Ukrayna’daydı. Bir süre beraber yaşadıktan sonra evlendik. İlk tanıştığımız yerde, plajda nikah yaptık. Oğlu da yaz aylarında bizdeydi. Yedi yıl birlikte olduk. Ona Türkçeyi ben öğrettim. Bir çiftlik aldık, ev yaptık ovanın ortasına. Sonra çocuk büyümeye ve sorun olmaya başladı. Annesi rahatsızlandı. Çocuk tek başına kaldı. Kardeşi vefat edince de Ukrayna’ya gitti. Sekiz-dokuz ay gelmedi. Defalarca uçak bileti aldım, gelmedi. Sıkıntı olmaya başladı.

– Aşk mı bitti?

Aşk bitmedi, ama ben yoruldum. Evlilik bittikten sonra, çiftliğin reklamı olsun diye, ekibinde bir arkadaşım olan Huysuz’la Görücü Usulü programına katıldım. O akşam, bir yavru köpek hediye ettik Huysuz Virjin’e. 56 yaşında bir kadın seçici vardı. O kadının akrabalarından birini beğendim ve tanıştık. Çiftliği kapatıp, İstanbul’a geldim. Yasemin İstanbul’a gelme sebebim oldu. Evlendik, onun da çocuğu vardı ve bir yıl olmadan boşandık. Evden eşyalarını aldıktan beş gün sonra da onu Büyükada’da başka bir adamla gördüm.

– Başınıza gelmeyen kalmamış gibi… Bunca talihsizlikten sonra kadınlara güveniniz sarsıldı mı?

Bir elin beş parmağı bir değil ki. Bu zamana kadar yöneticilik yaptım, 650 adamı yönettim, hepsini aynı kefeye koymadım. Bu kadın beni aldattı diye, tüm kadınlara inancımı mı kaybedeyim? Allah’tan yatakta yakalamadım.

BEN BU PROGRAMDA EVLENECEĞİM

– Esra Erol’un programına katılma fikri nereden çıktı?

Home-ofis çalışıyorum. Bir gün evde, duvarlara bakarken, ‘Bir aile, çocuk istiyorum,’ dedim kendi kendime. Anneme, arkadaşlarıma evlenmek için birini aradığımı söyledim, ilgilenmediler. Baktım, ne ailemden ne arkadaşlardan fayda var. Esra Erol’un programına katılmaya karar verdim.

– İş çevreniz bir eş bulmaya müsait değil miydi?

Çok kadın var işim dolayısıyla çevremde ama onlar iş yaptığım kişilerr, mal satıyorum. İlişki yürümedi mi, iş de yürümez. Farklı bir çevreden bulmam gerekiyor. O yüzden Esra Erol’un programına katılmaya karar verdim. Ailem şaşırdı.

– İki buçuk aydır programdasınız, kaç kişiyi reddettiniz?

60 kişi olmuştur.

– Nasıl birini arıyorsunuz?

27-38 yaş arasında. Boyu 1.70 m’nin üstünde.

– Kısalarla sorununuz ne?

Benim boyum 1.80 m. Uzun boylu biriyle daha iyi yakışırız. 1.68 m. geldi ve beğendim, ‘Hayır,’ diyecek halim yok. Üniversite mezunu da olsa iyi olur.

– Karakter?

Bana karşı mülayim olsun. İşinde masaya yumruğunu vursun. Çok maço bir erkek değilim. Özünde çocuk gibi, eşiyle sevgilisiyle lunaparka gidecek kadar sportif, aktif yaşayan bir adamım.

– Çocuk mevzu net mi?

Bunca yıllık tecrübeden sonra, çocuksuz tercih ediyorum ama birini görürüm, âşık olurum, o başka. Ben kendi çocuğumu istiyorum.

– Herkesi reddetmek ters tepmesin bir süre sonra?

Siz gelen taliplere baktınız mı? Paravan çizgi gibi dururken bir terazi gibi düşünün. Ben yakından görüyorum, ekrandan görmekle, yakından görmek çok farklı. Siz ekrandan çok güzel bir kadın görürsünüz, ben öyle görmüyorumdur belki. Şimdi geliyor, ‘Diş doktoruyum,’ diye, dişleri sapsarı.

– ‘Evden çıkmadan bir aynaya baksın,’ diyorsunuz?

Asla öyle bir şey demem. Ben uzun mesafelerden gelmiş insanlarla çay içerim, asla kıramam. ‘Ben şuyum, ben buyum,’ diye anlatıp, paravan açılınca hayal kırıklığına uğradığımda sinirleniyorum. Ukala insanlardan hoşlanmıyorum. Bana agresif, tavırlı yaklaşanları sevmiyorum.

– Eşinizi bulana kadar programda mısınız?

Ben bu programda evleneceğim. Annemle babam geçenlerde bir kız buldular, ‘Programa gelebiliyor mu?’ dedim, yoksa kusura bakmasın. Gelmedi o da. Programa gelmeyenle görüşmüyorum.

– Niye?

Ben buraya bir söz verdim. Ben söz verdim mi, sonuna kadar arkasındayımdır.

Sonat Bahar / Sabah