5053873217 [email protected]

Oyuncu Deniz Uğur, Elele dergisi, mart sayısında yer alan Kadınlar Günü röportajı için objektif karşısına geçti. Meme kanseri tedavisi gören, iki göğsü de alınan ve kemoterapi nedeniyle saçları dökülen ünlü oyuncu bir savaşçı kılığında verdiği pozlarla gücüne ve ayakta duruşuna hayran bıraktı. Yenilmeyen savaşçı Uğur, hastalığıyla nasıl savaştığını anlattı:

Size göre güçlü kadın kimdir?
– Aslında her kadın güçlüdür, sadece bazılarımız bunu keşfedememiştir. Güç, kadının doğasında var. Bir erkeğin acı eşiği, kadının acı eşiği yanında çok düşük kalır mesela. Hastalıklara, soğuğa, yorgunluğa ve acıya çok daha dayanıklı olacak biçimde dizayn edilmiştir kadın vücudu. Zihinsel açıdan da aynı şey geçerli. Sabır, hoşgörü, alttan alabilme, yapıcı davranabilme özellikleri vardır kadının kodlarında. Çünkü annelik kadına bahşedilmiş. İktidar elde etmek için erkeklerin davranış biçimini taklit eden kadınlar hata yapıyor bana göre. İhtiyaç duyduğu her şey kadının kendi bünyesinde mevcut. Yine de herkes için, yaşananlar karşısında sapasağlam ayakta durabilmek, mücadele edebilmek kolay değildir.

Siz kendinizde o gücü nereden buluyorsunuz?
– Ben çok inançlı biriyim. Yaradanın mucizelerine sarsılmaz bir şekilde inanıyorum. Hayatımda deneyimlediğim her olayda o gücü hep yanımda, yüreğimin içinde hissettim. Ama Polyanna gibi romantik bir iyimser olduğum söylenemez. Bunun yerine farkındalık yönüm gelişmiş. Kriz yönetiminde soğukkanlıyım.

Deniz Uğur kazıttığı saçları ve güçlü görüntüsüyle Elele dergisine poz verdi ve Filiz Şeref'le keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

AMELİYATTAN 6 GÜN SONRA SETE DÖNÜP 18 SAAT ÇALIŞTIM

Hastalıkla birlikte hayata dair yeni neler keşfettiniz?
– Çok şey. Acı-tatlı her deneyim ruhumuzun olgunlaşması, kendimizi geliştirmek için sunulmuş birer fırsat. Böyle dönemler sınavdan geçmek gibi. Dik durmayı seçip kendiniz ve çevreniz için doğru şekilde davranırsanız, faydalı oluyorsunuz. Ah vah edip yakınmanın, negatif enerji vermenin hayata ne gibi bir katkısı olabilir ki? Hayatınızı dönemlere ayırsanız, hangi döneminde olduğunu söyleyebilirsiniz? Bana her şey yeni başlıyormuş gibi geliyor. Farklı bir yenilenme duygusu içindeyim. Hem fiziksel hem zihinsel açıdan. Keskin bir virajdan geçtim ve arabayı devirmeden yola devam etmeyi başardığım için yeni bir enerjiyle doldum, hayatım ivme kazandı.

Şu sıralar nasıl bir ruh hali içindesiniz?
– Daha önce olmadığı kadar pozitif. Bu, tamamen motivasyonla ilgili galiba. Kader diye bir şey vardır ama ben düşüncelerimizle hayatımızı yönlendirebildiğimize de inanırım. Bardağa dolu tarafından bakmayı seçiyorum, karşıma çıkan sorunları küçümsüyorum. “Ölümcül sonuçları olabilecek kanser diye bir hastalığa yakalandım, evet ama grip de ölümcül olabiliyor” diyorum mesela. Doktorumun deyimiyle altı saat süren ‘vahşi’ bir ameliyat geçirdim ama operasyon çok başarılıydı. Her şerde bir hayır var. Ameliyattan altı gün sonra sete dönüp 18 saat çalıştım, bunu kendimi sınamak diye anlamlandırdım ama bunu yapabileceğimden de hiç şüphe etmedim. Sonuçta hayatım bu travmadan etkilenmemiş oldu. Anlatabiliyor muyum? Beynimizin gücüyle yönlendirebiliriz her şeyi.

Tecavüz, şiddet, töre cinayetleri… Tüm bunlar olumsuz bir tablo çiziyorken, sizin pozitif Kadınlar Günü mesajınız nedir?

Çözümsüz sorun yoktur, “öğrenilmiş çaresizlik” vardır. Belki de biz “hiçbir şey değişmeyecek” diye şartlandığımız için kadınlar erkek şiddeti sonucu ölüyor? Hiç bu açıdan bakmayı denediniz mi? Biz umudumuzu kaybedersek kimseye de umut veremeyiz. Umudu olmayan bir insanın basireti bağlanır, varolan sorunu aşabileceğine inanmadığı için de yeterince güçlü bir şekilde çabalamaz. Erkek şiddeti, töre cinayetleri, istismar… Bunlar ilkel çağlarda kalmış olması gereken olgular değil mi? Günümüzde bu ilkelliği toplumun kaçta kaçı onaylıyor? Çoğunluk olmasa gerek. Demek ki bu ilkelliği bitirecek güce sahibiz. İnsanların algısına direkt ulaşabilen daha farklı, daha etkili yöntemler geliştirip farkındalık yaratacağız. Mesela bizim sizinle yaptığımız bu röportaj da bu yönde atılmış bir adım. Aynı şekilde, dikkati cezbeden bu fotoğraf çekimini de önemsiyorum ve bu anlamda yararlı buluyorum. Bana, birbirinden farklı sorunlarla mücadele eden bir çok kadından “gücümü senden alıyorum” mesajı geliyor çünkü. Düşünün ki ben sadece bir bireyim, ama denizugur.com’daki yazılarımla ve bunun gibi röportajlarla, hiç tanımadığım kişilerin algısına bir şekilde ulaşabiliyorum. Bunun bir anlamı olmadığını kim söyleyebilir? Ben “ne kendi hayatlarınızda, ne çevrenizde en ufak bir seksist davranışa tahammül göstermeyin, günaha girersiniz” diyorum. Bir gün Anadolu’nun ücra köyünde yaşayan bir genç kız da, mütevazı bir ev kadını da aynı şeyi söyleyecek, biliyorum. Umutsuzluğa kapılacak durumda değiliz.